29 Haziran 2009 Pazartesi

Yusuf ile Züleyha / Nazan Bekiroğlu




Züleyha, kalbi acının anlamına doğru sınırlarda dolaşmaya başlayınca Yûsuf'a bir mektup yazmaya karar verdi. İçindeki hallere tercüman olacak sözcükleri bulup da Yûsuf'a göstermek istedi. Dedi, her vasfın karşılığı bir sözcük var nasılsa. Ben de halimi arz edeyim sözcüklerle Yûsuf'uma.Papirüsten ezilmiş kâğıdı, sivri kalemi aldı eline.Yûsuf, diye yazdı, nâmenin en başına, sayfanın tam ortasına. İçinden binlerce Yûsuf ses verdi.Ey içimdeki yıldızlar mütercimi, ölü olmayan kuşlarım benimMısr'ın sularına dökülmüş kandillerin aydınlığıGizli bahçelerden geçen yeşillerin ıslak çoğulluğuKonuşan ağacım bana, konuşan ırmağım benim.Işıklı yağmurum.Gözlerimle gören ey, ey gözleriyle gördüğüm.Yûsuf, dedi Züleyha, nâmenin tam ortasına, sayfanın başına. İçinden binlerce Yûsuf daha ses verdi.En derin kuyusunda kaybolduğum ey,Nil'in sesi geliyor, gelsin, sesim Nil'e gitmiyor gitmesin.Sesi bana gelmeyen, sesim ona gitmeyen ey.Züleyha sayfanıın tam ortasına devam etti, Yûsuf, dedi.Ey kalbimle sevenEy kalbiyle sevdiğim.Muhabbeti kolay giyilir libas olmayan,Vahayı terk edip çölün rahmetine düşen defterim,Yitik tahtına gönlünce kurulan çöl misillemesi sevdiceğim,Dağ lâlesiÇöl çiçeğiÂh benim yitik ezel gülü vasfınca sahiplendiğim,âh beni ezel gülü vasfınca sahiplenip de sahiplendiğini henüz bilmeyen sevgilim,Âh benim! Âh benim!Ey adı gelecek zamanların ve mekanların insanlarına adımla birlikte kalacak olan,Ey adım adıyla bile yazılacak olanSularıma dökülen karanlık, yoklarımı örten aydınlıkTezatlarım benim, benim tekrirlerimAma muhabbetinden asla dönmediğimGün geçtikçe çoğalan benzetmelerim,Sözcüklerim, lugatim. lisan hacmince vasıfladığım vâsıfımYûsuf, yazdı Züleyha, sayfanın tam ortasına. Hâlâ hitaptaydı kalemi, bir satır ileri geçemedi. Bir satır ileri geçsem hitaptan, dedi, yanacağım. Ses verdi içinden bir ses: Yan o zaman, yan o zaman! Züleyha devam etti:Âh benim Yûsuf'um, âh benim, âh/senim, dedi, başka bir şey diyemedi.Züleyha, Yûsuf'a bir mektup yazmaya başlayınca. Yûsuf diye başladı, Yûsuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın nâmesinde ser-nâmeden öte kelam yok. Ve Züleyha'nın lügatinde Yûsuf'tan öte sözcük yok.Yûsuf, dedi, kelâmım artık sende hükümsüz. Ama kelâmımın hükümsüz kaldığı bu yerde beni küçümseme. Bil ki kelâmdan da ötede sadece âh var, âh ki dünya onun üzerinde durur, gök kubbe onun hararetiyle döner.
Nazan BekiroğluYusuf İle Züleyha

0 yorum: