29 Haziran 2009 Pazartesi

Züleyhanın Yusufu


İçine düşürdüğün kuyularda da mı buldun beni sevdiğim?! Yapma dedikçe “yapma” fiilin mi icraata geçiyor senin? Naçarlığımdan mı hoşnutsun ki bu acıyı dayatıyorsun yüreğime?
Koşarken yürümeye alıştırdın da; emeklettirmeye mi götürüyorsun şimdi de ruhumu? Haricen edilen dualarıma mı göz diktin şimdi de? Ah sevdiğim… İç’ine düştüğüm kuyulardadır yüreğim.. Biçarelikten yoksunsun ve hala üstümde; o kanayışlı bakışların…
Tescillenmiş artık yitikliğim.. Duyurma boşuna cümle alem’e! Seslerin sağırlığından usandı da ruhum lal kesildi ses’lerine inat… Yorgunum sevdiğim! Sevda/n/ı taşımaktan yorgunum… Ağırlığın değil beni yoran; sensizken sen’li kat etmek o yolu… Yanımdasın ama değilsin iç’imde… Her bakışınla Yusuf oluyorsun yüreğimde; Züleyha’lığımı hakketmiyorsun ki oysa…!! Yusuf’luk ben’de oluşuyor; sen her seferinde çıkarıyorsun o Yusuf’u kendi yüreğinden de, benim yüreğimden de! Kazıyarak yürekleri, koşar adım gidiyorsun meçhule...
Yapma artık bu eziyeti bana! Bakma bana öyle. Rencide edilmiş cümlelerime yenisini ekleme her defasında. Değme iç’ime sevdiğim, eşkalimde çıkmasın “hüznün”… Aşk peşi sıra kaçtıkça koştun sen bana… Nereye varır ki bu yolun sonu, sevdiğim?! Ardında bıraktığın ruhun nerede hani? Ruhsuz bir aşk’a merhaba dedirtiyorsun bana. “merhaba”n “elveda” kadar küf kokulu… Küflü sevdalara mı atıyorsun ben’liğimi?!
Cümlelerim kelimelerime düşman... Kelimeler artık kabul etmiyor hecelerimi… Harflerim hecelerime hasret… Yapma sevdiğim, virgülümü alıp da benden, nokta’nı koyma yüreğime!!!‘Cefadır bu bana’ dediğimde “aşk”ı sakladın ben’den. Saklı kaldı yitikliğim o cefaların en iç’inde… İmlası bozuk bir “sevda” ile mi uğraşmakta bu yürek?… Aşk’ın arkasından yırttı Yusuf’luğun Züleyha’lığımı… Sızlattı her bir zerremi, merhem dediğin o bakışların. Kayboldum ben o bakışlarda, uğultulu bir sevdadan çıkmak isterken. Kaybettin beni sevdiğim; şehrin martıları sana ben’den haber salarken… Susuzluğum susamışlığıma “su” oldu, yine yetişemedin “sus”uşlarıma… Sustun… ve ahir’i geldi zamansızlığın…
Aşk’ın cüssesi kadar benim bu yitikliğim… Çok ağır bu yük, omuzlarımda.. Sensizken sen’i yaşamak… Olmayanı olur mu gösteriyor bu ‘şey’? Emekleyecek kadar bile derman vermedin ki; dert kalksın ortadan… Dert de kuyularda şimdilerde! Kuyularda hep bir “kanat” aradım… Yusuf’uma layık olmak istercesine… Olamadın; ben düştüm kör kuyulara… Kıştan kalma bir ayaz var ruhumda; bahar haykırırken yüreğime… “leylaklar” kokusunu yolluyor sevdama; ilaç olsun diye… Olmuyor sevdiğim; merhemi bile razı olmuyor bana, bu aşk’ın… Şakaklarımdan süzülüyorsun… İç’imin en iç’inde kovalıyorsun yarım kalmış nefeslerimi; sana kaçırırcasına… Kaçamaklar bir “yer”e buyur ediyor ben’i… Adı konmamış bir “yer”deyim şimdi…Sen susuyorsun… ve ben düşüyorum hakkettiğim(!) o dipsiz kuyulara.. Yusuf’luğun yaraşamadı Sevdiğim, Züleyha’lığıma… Bırakalım artık hicran'a asılı kalmış vuslat'ımızı!

0 yorum: