Hiç olmadığı kadar karanlık ve hiç olmadığı kadar yağmurlu bir gecede Yûsuf’u hatırlayan Züleyha
çöle ve ırmağa baktı. Buhur yakma saati çoktan geçmişti tapınakların.Züleyha geçmiş zamanlara ve gelecek zamanlara baktı. Dudağının ucunda kendi hikayesine tanıdık acı bir gülümseme vardı.
Duy
dedi Züleyha
duy beni ey gelecek zaman
duy beni yazılmış ve yazılacak olan bütün hikayelerin kadın kahramanları.
Bütün o yaşanmış ve yazılmış olan
bütün o yaşanmamış ve yazılmamış olan
hikâyelerin kadın kahramanları.
Kadınlar ve kızlar
dişil ve doğurgan
duygusal ve duyarlı olan.
Eril olmayan yani
fethetmeyi değil fethedilmeyi bekleyen kale
daima.
Gecenin karanlık koynunda kapılarını açan kent
en fazla
en fazla bir sandalı koynuna alan deniz.
Durağan
ve çaresiz
ve lekesiz
ve temiz tertemiz.
Adı tarihe geçmiş ve geçecek
dişil ve doğurgan
kadın ve kız olan yani ki
yani ki bütün hikâyelerin baş kahramanı olan.
Dünyanın çevresinde döndüğü asıl güneş
çağların gerçek sahibi
gerçek yazıcısı tarihin
bir anda en güçlü hükümdarları yerle bir kılan
en güçlü kumandanları köle
en zelil köleleri hükümdar kılan
tutsakları en derin aydınlıkta hür
hür olanı en koyu karanlıkta tutsak kılan
hükümsüzü birden bire hükümlüye çeviren
hükümlüyü birden hükümsüz eden.
Geçer akçeleri geçmeze
geçmez akçeleri geçere dönüştüren saklı ve gizli el.
Ama güçsüz
çünkü daima ödeyen ve ödenen bedel.
Duyun beni geçmiş ve gelecek zamanların bütün hikâye kahramanı kadınları
ve hikâye kahramanı olmayan kadınları.
Bir ben gibisi olmayacak aranızda
hiçbirinize benzemediğim kadar hiçbiriniz benzemeyeceksiniz bana.
Hepiniz düz yollarda
sakin ve güvenli bir yaşamın kollarındasınız
bense derin ve karanlık bir kuyunun başındayım.
Fethedilen değil fethe kalkışan olarak kalacak geçmiş ve gelecek zamanlara adım.
Acım acınızdan
gücüm gücünüzden çünkü çok daha fazla
aşk benim hakkım
aşkın
hakkımız olmayanı istemek anlamına geldiğini bildiğimden bu hak ediş
çünkü bu aşk benim yazgım
çünkü kutsal kitaplarda zikredilecek benim adım.
Yükselmek için düşmek
arınmak için kirlenmek
çıkmak için batmak lâzım.
Yeniden doğmak için ölmeli insan bir kere
ruh olmak için teni yakmalı kadın
ve suyun serinliğini bilmek için ateşe düşmeli kadın.
Vurucu
kavrayıcı ve kuşatan
durmayan
koşan
böyle yazılmış benim yazgım
kutsal kitaplarda böyle geçecek adım
yazgıma ben nasıl baş kaldırırım?
Hanım hanımcık ol
böyle denecek Leylâ’ya .Ve oda öyle olacak.Çöle düşen Mecnun
Leylâ değil.Leylâ ağlamak için bile bahane bulmak zorunda. Ben öyle miyim ya?
Şirin’in bahtına düşen
uğrunda dağlar delinen olmak olacak
dağları delen değil.Suyu bulmak Ferhâd’ın bahtı.
Aslı
en fazla bir âh
felekleri tutuştursa da. Açılıp kapanan düğme Aslı boyundan ayağa.Yanıp küle dönmek Kerem’in hakkı olacak.
Ben Aslı gibi miyim ya?
Evli evinde
yerli yerinde
bana yazılansa
benim alnıma
Yûsuf’un gömleğini yırtmak boydan boya
nasıl karşı çıkarım yazgıma?
Adım
ey geçmiş ve gelecek zamanların
dişil ve doğurgan
duygusal ve duyarlı
hanım hanımcık
durağan
ve çaresiz
ve lekesiz
bütün hikâye kahramanları.
Adım adınızla birlikte anılsa da
dağlar ve ırmaklar arasında
gökler ve yer arasında olduğu kadar mesafe olacak adımla adınız arasında.
Siz
yazgınızla iffetli
çaba harcamayacaksınız eteğinizdeki çamuru akıtmaya.
Ben yazgımı yükleneceğim önce
sonra yazgımdan iffet çıkaracağım.
Bu yüzden Yûsuf’un arka tarafından yırtılan gömleğinden
Züleyha’nın önden yırtılan eteğine kadar uzanacak yolum
Adım adım
aşk benim hakkım.
NaZaN BeKiRoĞLu


0 yorum:
Yorum Gönder