30 Kasım 2009 Pazartesi

"ibrahim'ın kuşları" geri döndü...







meğer biz "ibrahim'in kuşları"ymışız. [bak; Bakara, 260] kalplerin "öldükten sonra" dirilişine kalbi mutmain olarak inanmak için kendisine alıştırmış bizi. Kâbe'nin eteğinde, Bir'in huzurunda bir bir "ev"cilleştirmiş ruhlarımızı. sonra, fersah fersah uzakta, birbirine görmez dağların başına parça parça dağılmış "kuş"ların ardı sıra bakmış. Filipinler'den Kanada'ya, Güney Afrika'dan Sibirya'ya... sonra da çağırmış kuşları yeniden kendine.. "koşarak sana gelirler..." haberini gözleriyle görmek için. "işte geldik" diyor kuşlar: "lebbeyk..." "buradayız, ya Rabbi..." "kaçtığımız yuvaya geri döndük." "yüzümüzü başka yerlere çevirmiştik, senin vechine yeniden döndük." "hata içinde hataya daldık, isyanlara battık, ama hatamızdan döndük, isyanlardan usandık..." Yeryüzünün dört bir yanından gönüllüce, bile isteye, meşakkate razı olarak, sevinçle uçuşup gelen "kuşlar", ölmüş kalplerin dirilişini gözle görülür elle dokunulur somutlukta gösteriyor, görüyor. kalpleri Bir'e bağlayan bağlar hacıların nefesleri sayısınca dokunulur oluyor, sımsıcak hissediliyor. kalpleri birbirine bağlayan bağlar, ayrı renklerin, ayrı dillerin, ayrı ırkların, ihramın beyazında ve arafatın bozunda erimesiyle kristalleşiyor, ateşli bir ümide dönüşüyor. dua için açılmış avuçlarda, herkes ibrahim'in [as] alıştırdığı, Muhammed'in [asm] sevdirdiği Bir'inin sonsuz göğünde, özgürlüğüne kavuşmuş kuşlar gibi kanat çırpan yüreklerini seyrediyor. iman itminana dönüşüyor. inanmak daha bir keyifli oluyor.
alıntı:: http://senaidemirci.net/yazilar.php?kategori=1&makaleid=2574

2 yorum:

Pabuc dedi ki...

gayet iyi bi tema blog kardeşi:) eskiside güeldi ayrıca gizemli havası vardı:) bu da çok hoş ...

cografyacı dedi ki...

Sağol blog kardeşimde ne bileyim sıkıldım o temadan neyse bunada alışırsınız artık ayrıca gizem yazılardaydı tema bahane :):)