Ağlamaklı gözlerinin ardında ki tebessüm dolu bakışını bırakıver yüzüne,çok şey istemedin geçmişteki halinde...Hatalar hepimizin,hatalar hepimizde...
Derin kaygılarının eteklerinden,koşuşturma dolu adımların seslerinden alıkoymalı,kendinle başbaşa bırakmalı seni...Korkar olduğun yalnızlığı düşürmeli önüne,diz boyu balçık hatıralardan çıkarıp atmalı başbaşa bırakmalı seni,sessizliğinle...
Senden düşen her yaprak ömründen ömür kopardı...Kuşun kanadından düşen tüy gibi hafifçe düştün ama ellerin kanadı...
Sıcak bir rüzgar esti yüzüne,aldı götürdü sendekileri ötelere...Sen de ne vardı ki sevindin senden gidenlere...
Hafifsin,yükün hafif...Hatırlıyorsun geçmişi...Neydi geçmişe geri götüren seni?Koşuşturmaların,içten hesaplaşmaların,ince eleyip sık dokuduğun önemli zamanların...Oysa hayattan ne bekliyoruz ki?Can acısını azaltıp,dünya rahatlığını çoğaltmak mı yoksa can acısını kucaklayıp,gönül rahatlığını tatmak mı?Geldik gidiyoruzun garip hüznü ile giderken gönül rahatlığını da tatmak ne güzel olurdu.İç çekişmelerinin ardında sessizliğinle kendini anlatıyorsun sessizliğe...
Görünürde eğilip doğrulan küçük cümleler mırıldanan bir vücut var.Görünenin görünmeyen sığlarına bırakmışsın kendini...Hissedilenler farklı;seni görenle, senin hissettiklerinin arasında..Bebek ruhunla,suçlu bakışlarınla yaralı ellerini açmışsın semaya...Sicim gibi dökülen gözyaşlarının seccadeye düşen ıslaklığıyla seni duyana,seni senden koruyana,seni senden daha iyi tanıyana yöneliyorsun.Seccadenin ipek dokunuşuna,arkanda kapattığın dünya kapısının huzuruyla loş odanın içinde kendine bile anlatmadığın kuytularda yatan benliğinle seni yaratana yöneliyorsun...Hiç birşey mutlu etmedi seni o an ki halinden başka...
Oysa neler istiyoruz hayattan?Neler bekliyoruz?
Kaldı ki beyaz kanatlar saracak vücudumuzu bir melek alıp götürecek ruhumuzu...
Mihrace Keskin
0 yorum:
Yorum Gönder