4 Eylül 2010 Cumartesi

Kürk Mantolu Madonna

Uzun süredir okuduğum kitapların özetlerini pek paylaşmıyordum fakat bu kitap farklı,etkileyici geldi, aklımda kalan ve kenara not aldığım sözleri paylaşmak istedim.
Sabahattin Ali’nin 1942 yılında yazdığı bir romandır.
“Kürk Mantolu Madonna bir insanın yalnızlığını, küçüklüğünden ta ki ölümüne kadar kimseler tarafından anlaşılmamayı ve herkes tarafından soyutlanan bir adamın aşkını anlatmaktadır.”
Romanın ana karakterleri almanca tercümanı olan sessiz, sakin, herkesin bu sakinliğiyle sıkıldığı Raif Bey ile Almanya’ da karşılaştığı Maria Puder arasında geçiyor...
Roman Raif beyin hayattan kendini soyutladığı, onu kimsenin anlamayacağını bildiği için tek yaptığı şey başından geçenleri günlüğüne yazması üzerine kurulmuştur. Bu günlükte çocukluğundan itibaren özellikle babasının onu meslek öğrenmesi için gönderdiği Almanya’daki yaşamından bahsetmiştir. Raif'in gençliğinde bir resim sergisinde gördüğü resimdeki kadından etkilenir. Resimde gördüğü kadının gerçekte karşısına çıkacağına kendine inandırır ki belli bir zaman sonra karşılaşırlar. Fakat Raif; kendine güveni olmayan, tamamen her şeyi kendi iç âleminde yaşayabilen dışa pek yansıtmayan birisidir ve o kadını görse bile elinden bir şey gelmeyeceğini bilmektedir. Fakat her ne olduysa o kadınla (Maria Puder) karşılaşır ve çok iyi bir ikili olurlar. Çok samimi olmalarına rağmen Raif’in Maria Puder’den belli bir süre aşkına karşılık bulamaz aslında Maria da Raife karşı ilgisiz değildir ama Maria'nın daha önceleri yaşadıkları nedeniyle hiçbir erkeğe güvenemez fakat yinede Raif’le yakınlaşmıştır. Daha sonra eniştesinden babasının vefat haberi alması üzerine Berlin’den memleketine dönmeye karar verir Maria’da hastalığı nedeniyle Prag’a dönemeye karar verir. Mariayı Prag’a yolcu ederken Raif'e "beni nereye çağırırsan gelirim" der ve gider. Maria Puder’le ara sıra mektuplaşırlar bu sıralarda Raif Mariayı Havrana yani yaşadığı yere getirme planları içerisindedir fakat belli bir süre sonra o kadar mektup göndermesine rağmen bir sır gibi Maria’dan haber alamaz, daha sonra Raif kendi hayatını kurmaya karar verir fakat hala aklı Maria’da kalır. Aradan 10 yıl geçer tesadüf eseri Berlin’de kaldığı pansiyon sahibini Ankara’da karşılaşırlar. Raif’in aklında tek soru vardır o'da Maria'nın akıbetini sormak ama bu soruyu sormaya bir türlü cesaret edemez en sonunda Maria'dan alakasızmış gibi Maria'nın durumunu sorar. Pansiyon sahibi Maria'nın doğum sırasında hayatını kaybettiği ve bu doğumdan bir kızı olduğunu söyler. Maira’nın Raif'e sana bir süprizim var derken bir kızları olacağını saklamıştır. Aradan 10 yıl sonra Maria’nın öldüğünü ve Maria’dan bir kızı olduğunu öğrenir.
Kitaba adını veren "Kürk Mantolu Madonna" adlı tablo Andrea Del Sarto tarafindan yapılmış "Madonna della arpie" isimli tablodur

Romandan inciler:
“Nedense, hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz.” (s.11)

"İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar." (s.32)

“Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rastgeldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz.”

"Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?" (s.38)

“İnsan tahammül edemeyeceği zannetiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor” (s.46)

“O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.”(s.87)

“Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?” (s.88)

“Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu...Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk” (s.89)

“Bir kadının bize herşeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbirşey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı birşey.” (s.125)

Mehmet Adın

2 yorum:

fuat gencal dedi ki...

Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecenizi tebrik eder Allah'tan hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.

Saygılarımla. Fuat Gencal

cografyacı dedi ki...

Teşekkürler Fuat Bey Allah razı olsun sizinde kadir gecenizi kutlarım