9 Ekim 2010 Cumartesi

Şah ve Sultan Kitabın Konusu



İskender Pala’nın Şah&Sultan son romanı ilk çıktığı gün almıştım ve beklediğim bir romandı. Kitabın kaynak kısmına baktığımızda uzun ve yorucu bir çalışmanın ürünü olduğunu ayan beyan bellidir. Bu kadar emeğin boşa gitmediğini kitabı okurken konunun üstesinden ne kadar başarılı bir şekilde geldiğini görüyoruz. Romandan biraz bahsedeyim...


Kitabın konusu: Şehzadeliği zamanında önünde engel tanımayıp devletin durağanlığına son vermek isteyen bu sebeple Babası Beyaziti saf dışı bırakıp bedduasını alan Sultan olan Selim ile Şeyhlikten Şahlığa geçip Selime meydan okuyan Şah İsmail arasında hâkimiyet savaşı. Aslında bir aşk hikâyesi daha doğrusu bir aşığın maşukunun uzaktan sevmesinin hikâyesidir.


Bu ikili arasında ki savaşa sadece meydan savaşı demek yanlış olur. Çünkü Sultan ve Şah her konuda birbirilerine savaş açmışlar. Özellikle Şairlik konusunda birbirlerine ne kadar üstün olduklarını göstermenin de savaşı olmuştur. Kitapta birbirlerine gönderdikleri mektuplar yer almaktadır. Hatta bu ikili arasındaki mektuplar edebiden çıkıp hakaret boyutuna kadar ulaşmıştır. Mektubu götüren elçi bir daha dönmemek üzere gidip, Sultan Selim ile Şah İsmail tarafından feci bir şekilde öldürülmüş. En sonunda mektuplaşmanın önüne geçip bir yüzleşme bir meydan savaşına karar verilir ve Çaldıran savaşı yapılır. Bu savaş sonrasında Sultan Selim Şah İsmail’i feci bir şekilde yener ve Şah meydandan yaralı olarak korumalarıyla kaçar. En başından beri Selimin Tebriz’i, Şahın İstanbul’u ele geçirme isteğinin sonucunda Sultan Tebriz’i alarak Şahı saf dışı bırakmıştır.


İşin acı kısmı bu savaşlar bir küffar savaşı değildir, Müslümanın Müslümanla, Türkün Türkle, kardeşin kardeşle savaştığı acımazsızca bir savaştır. Sultan Selim sırtını Sünnilere, Şah İsmail de Kızılbaşlara dayayıp her ikisi de kendi mezhebinden olmayanlara acımazsızca davranmıştır iş katletme boyutuna kadar ulaşmıştır. Bundan etkilenen iki kişi vardır romanın başkahramanlarından Aka Hasan ile Hüseyin. Aka Hüseyin ile Hasan ikiz kardeşlerdir, birisinin canı acısa diğerinin de canının yandığı ikiz kardeş. Ta ki yolları birisi Şah’ın (Aka hasan) diğeri Sultanın (Hüseyin )sağ kolları olup birbirlerinden habersiz birbirlerine rakip olmuşlardır.
Şah ve Sultan sadece tarihi romanın ötesinde bir aşk romanı da sayılabilir. Âşıkların (Ömer, Şah, Sultan Cafer ve Kamber) maşukuna (Taçlı) gururun, koparılmanın, cesaretsizliğin baskın olması nedeniyle kavuşamadan bu dünyadan göç etmenin, arkada sadece Taçlıya yazılmış içli şiirlerin romanı. 4 erkek arasında gidip gelen ve Şah’ın yeğeni olduğunu bilmeden yaşayıp, onun soyu olmasın diye küçük yaşta Şah İsmail tarafından hadım edilen Kamberin Taçlı’ ya olan aşkın romanı.


Taçlı küçük yaştan itibaren Ömer adında Sünni bir çocukla birbirlerini sevmektedir. Ailesi koyu bir Kızılbaş olması nedeniyle kıble-i âlem dedikleri Kızılbaşları bir arada toplamayı kendine görevini edinen şeyhlikten şahlığa geçen Şah İsmail’e sunulmuştur. Her ne kadar Şah İsmail’i koca olarak sevmese de onu sadece kıble-i Âlem, bir şeyh olarak sevmektedir. Bunu bilen Şah onu kırmamak için gönlü ona razı olana kadar beklemiş. Taçlı Ömer’den yadigâr inciyi göğsünde taşıyıp onun hayaliyle yaşamaktadır. Günden güne Şah İsmail’deki Taçlıya olan hayranlığı, birde beklemenin sancısıyla Taçlıya içli şiirler yazmaya başlamıştır.

Bölük bölük olmuş huri kızları
Hiçbirisi Taçlı Han’a benzemez
Gönlümün sevdiği yektir dünyede
Hiçbirisi Taçlı Han’a benzemez

Çaldıran savaşından sırasında mağlup olan Şah İsmail ilk karısı olan Gülizar Begümü ve oğlunu oradan alarak kaçar. Taçlıyı savaş meydanında bırakır. Yavuz Sultan Selimin himayesi altına alınır. Herkes kendi haremine katar denilse de. Aşka inanmayan aşk’ın zarardan başka bir şey olmadığını söyleyen devlet yöneticisi Cafer Çelebiye verir. Cafer Çelebi görünüş olarak çok çirkin ve yaşının hayli büyük olması nedeniyle Taçlıyla yüzyüze gelmeyi pek istemez fakat o da Taçlının güzelliğinden nasibini alır ve Cafer Çelebi de ona en içli bir yakarışla ona şiirler yazar.


Sanmanız kim terk-i can etmek bana asan değil
Hiç anınçün gam yiyem mi can durur canan değil

Katı düşvar oldu halim bilmezem kim neyleyem
Görmemek müşkil seni görmek dahi asan değil


Sultan Selim, Cafer Çelebi’yi amansız yere öldürür. Ama bunu taçlı için yaptığı bellidir. Daha sonraları kendisi de üzülür Cafer Çelebi gibi bir adamı öldürttüğü için. Taçlı ve kamber bir konakta yaşamaya başlar. Sultan aklı Taçlı’dadır. Fakat Taçlının “Şah arttığı” olması nedeniyle gururu buna mani olur. Sultan Selim de onu uzaktan sevmektedir.

Bu selimi kuluna cevri revan eylediğin
Bunca sıdkın reh-i aşkında yalan eylediğin
Yüzünü gösterüben yine nihan eylediğin
Neyiki ,şive mi, cevr mi, naz mı ki ?

Daha sonra Taçlıya ne oldu. Yavuz Sultan Selimle evlendi mi, Şah ismaile ne oldu. Kamber Can ne yaptı, Taçlı Ömerle buluştu mu diye merak ediyorsanız kitabı alın okuyun derim :)


mehmet Adın

10 yorum:

iki dirhem bi çekirdek dedi ki...

çok merak ediyorum bende. alacağım inşallah

Syhn dedi ki...

iskender palanın arşiv bilgisi yadsınamaz zaten dili bana ağır gelmesine rapğmen bu ktiabı merake diyorum ve okuyacağım inşallah!

cografyacı dedi ki...

bencede tavsiye ederim...hem tarihi anlamda bilgi katıyor hem aşk bakımından da dolu bir kitap

GüLüm'Se dedi ki...

Bende merak ettim dogrusu.. Alabilirsem en kisa zamanda alip okuyacagim insAllah.

büşra :) dedi ki...

Okuduğum en güzel kitaplar listesinin başlarındadır Şah ve Sultan...gerçekten çok beğendim herkese tavsiye ederim...

Adsız dedi ki...

iyiydiii yanii :d

Adsız dedi ki...

ben kitabı okudum çok güzel bir kitap herkesin okumasını tavsiye ediyorum

Adsız dedi ki...

Hepsi oluyor sonunda

ŞAHBAZOĞLU dedi ki...

şahın sünnilere karşı zalimliğini yazarken neden sultan ın 40 bin alevinin başını kestirdiğni yazmamış hayret.

ramazan yağ( cbü) dedi ki...

keşke devamını getirseydiniz hoca sınav sorusu olarak bunu sormuş ve okuyamamıştım :'( çaresiz cbülü