17 Aralık 2010 Cuma

Derdi olan neylesin ?


Cihan Padişahi Yavuz Sultan Selim Han, Mercidabik Zaferinin ardından içinde; dökülen kanların hüznü, kaybettiği yiğitlerinin acısı ve aklında zafer ve sonuçları ile Otağına gelir....

Düşünceli ve kederli, çadırın içinde dolaşırken, çadırın orta direğine iliştirilmiş bir kağıt görür. Meraklanır, çünkü bunu ondan çok korkan, vezirlerinden yada ağalarından biri oraya koymuş olabilir. Fakat O çadırda yok iken temizlik ,yemek gibi hizmetler için yaninda bulunan üç cariyeden başka birini Otağı Hümayun’a girme imkanı yoktur.

Sonra kağıdı eline alır ve notu okur... "Derdi olan neylesin ? ".

Akli yine vezirlerine gider. Sonra kağıdı ışığa doğru kaldırır, bakar.

Kalemin vuruşlarının kağıt üzerine baskı yapmadığını görür ve bunu yazanın elinin çok hafif ve narin olduğunu düşünür.

Kağıdı avucuna alır ovalar avucunun içinde ve koklar sonra. Burnuna kadınsı bir koku gelir kağıttan. Cihan sultani anlamıştır ki bunu yazan cariyelerden biri, bir kadın..

Notun altına kendi yeni bir not yazar: "Derdi neyse söylesin" ve kağıdı ayni yerine koyar.

Bir zaman sonra Selim Han dışarıdan tekrar Otağına döndüğünde kağıdı ayni yerinde bulur. Açıp baktığında yeni bir not vardır kendi yazdığı notun altında .

"Korkuyorsa neylesin". Sultan kalemini alır ve ayni notun altına, "Çekinmesin söylesin " diye yeni bir not yazar ve kağıdı ayni yerine koyar.

Ertesi gün içoğlanların kolları arasında tir tir titreyerek Cariye huzura getirilir. Yavuz tam cariye ye derdini soracakken, o narin ince , güzel vücutlu, ahu gözlü cariye , Sultanın korkusuna ve aşkının heyecanına dayanamaz ve düşer bayılır.

Yavuz Han hemen hekimlerini çağırtıysa da o an anlamıştır kizcağazın orada canini teslim ettiğini.

Hükümdarlığı boyunca hiç bir cariyesine elini sürmemiş ve esi Hafsa Sultandan başka bir kadınla evlenmeyi düşünmemiş Yavuz Sultan Selim Han, cariyenin güzelliği ve büyük aşkına hayran olur ve su sözleri sarf eder vezirlerinin de olduğu o mecliste: "Aşık dediğin böyle Aşkının uğruna canını vermeli".

O ki 8 yıl gibi kısa surede Osmanlı topraklarını 4 kat büyütmüş Yavuz Han, O ki devletin bekası için en sevgili dostlarının, kardeş ve yeğenlerinin kellesini vurdurmuş, kadınlarla ilgilenmeyi kendi lüks ve yasak görmüş israftan, şatafattan uzak durmuş. Kemik çorbasından başka bir şey yememiş, ömrünü tek sesli İslam devleti uğruna adamış, görünüşte sert ve zalim ama içinde mahzun, şair ruhlu büyük sultan..

Hükümdarlık ona çok dost ve sevdiklerini kaybettirmiştir. Şimdi de o cariyenin acısı eklenir onlara. Kim bilir belki cariye ölmese , o güne kadar yavuzun hiç düşünmediği ikinci esi olacaktı.

2 yorum:

đerkenαя dedi ki...

Esselamu aleykum..

Vakt-i cumadır hayrolsun..

Bu hikayeyi okumak çok farklı iklimlere götürüyor beni, çok seviyorum...

Şimdilerde ne dertli sabrediyor, ne de dert olan umursuyor..

Muhabbetle..

cografyacı dedi ki...

Aleykümselam derkenar

sizinde cumanız hayrolsun inş...
güzel düşünceleriniz için teşekkürler :)