17 Ocak 2011 Pazartesi

Ateşe Yazgılı Pervaneler



Aşığın elindeki kâr sadece aşk. Ve aşk yordamına sahip gönül, aşkın sürekli göçebesi. Hep yürümek zorunda o; kendinden aşka, aşktan sevgiliye. Ki aşkın yegane koşulu sevgiliyi aramaktır. Bulmakta aramaktır. Aşığın aşktan bütün nasibi, aramak...Aşk, gönül konutunu aydınlatsın, bu yeter aşığa. Can konutu kime adanmış bu...nu bilsin yeter. Artık gizli kanatları vardır aşığın; yâr ile arasına giren mesafelerin üzerinde, açılır kapanır gizlice. Aşk kalmamışsa kanatlar da hissedilmez.

Ama aşk varsa, aşık sevgilidedir daima. Mesafeler ise aşk üzüntüsünün mecazı. Böylece bilir ki üzüntü kaldıkça aşk da var demektir.
Aşkın çilesini bir can çekişmesi gibi duysa da, sevgili hayaliyle diridir o. Doğru aşk, geleceği olan aşk, böyle birbirinden can alıp veren sevgililerin aşkıdır; yaralar, ama yaralanmaz.

Tahir ile Zühre / Ateşe Yazgılı Pervaneler
Münire DANİŞ

1 yorum:

berrindasmaz dedi ki...

Aşk yalnızca bir bakıştır; gerisi vesairedir… O ilk bakıştan sonra aşık durmadan sevgiliyi seyretme onu görme arzusu duyar. Çünkü göz ruha açılan büyük bir penceredir. Gönlün sırlarını keşfe çalışır ve en gizli düşünceleri bile açığa vurur. Aşıkın gözü sevgiliden başkasının üzerinde eğleşip durmak istemez. Mıknatıs çekim gücünü göz ile sevgili arasındaki ilişkiden almıştır. Dilbilgisinde sıfatın isme uyduğu gibi göz de sevgiliye uyar, onda eriyip sonsuza karışır.

Yıldız sürülerinin çobanları da olsa olsa yalnızlığı seçip inzivaya çekilen ve orada öylece ağlayıp duran aşıklardır. Onlar gecelerin bitmez tükenmez uzunluğunda yıldızları sayıp yıldız yıldız gözyaşları dökerler. Aşıkların gözkapaklarıdır ki bulutlara bu konuda ders verir.

Sevgilinin yanına akılla varıp mest dönen, evvelde hazırladığı bütün sözleri onun yanına varınca unutup söyleyemeyen bir aşık tanıdım. Mektuplar yazmak, hiç olmazsa meramını anlatmak istiyordu. Sevgiliyi tenha bulamayan onu tenha bulduğu zaman da kendini bulamayan bu aşık mektuplarını gözyaşlarıyla yazıyordu, hokkasında kuruyan mürekkebi gözyaşıyla açıyor, inceltiyor, her seferinde sevgiliye taze gözyaşlarını gönderiyordu. Nihayet bir seferinde parmağını kesti ve kendi kanıyla yazdı mektubunu. Sevgili bunu okuyunca onun kendisini gerçekten sevdiğini analdı, en güzel çin mürekkebinden daha kırmızı bir mürekkeple yazılmıştı çünkü...
KATRE-İ MATEM