20 Şubat 2011 Pazar

Aşkın Hâli


Özüm yasta,
Gözüm yaşta…
Bir muma müptelâ, bir damla belâdır bakışım
Kışım geçer, yazım biter
Anlatamam pervânenin hâlini...
Kalem kırıktır.
Atamam...
Aşktan yadigâr
Elem, hıçkırıktır.
Ortala
Ben aykırıyım ey yâr!
Haykırırım.
Çığlık çığlık isyanımı ılık bir nisyan susturur
Hatırlamaksa düşen payıma
Ne kin ne nefret ve ne de gurur
Leyl ü nehar karşımda
Ay gibi, güneş gibi
Gözlerin durur

Kapatma yüzünü, atma şu düğümü
Bu sedâ sana ulaşmaz.
Bilmezsin kan gölünde yüzdüğümü
Yüzdürüldüğümü hallacın gergin ve keskin yayında
Bilmezsin
Mecnûn’un günden güne niçin süzüldüğünü…
Korkma ey yâr!
Sen hiç gördün mü gülün bülbüle döndüğünü?
Cânân kalmaktır sana yakışan
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
Akar da insan
Bu sevdâ sana bulaşmaz.


Sorma ey yâr!
Yorma beni…
Gerisayım hayatım, hücrelerim kanserli
Hükümlüyüm hücrende, ümidim de kederli
Bir şişede girdâb
Cevâb içre şarâb
Rüzgârda mı kabahat, yaprak mı sarhoş kalmıştır?
Şâirlik! Ne delilik!
İzan dipte, insan ipte…
Söz...
Loş kalmıştır.
Yalan dolan içim
Boş kalmıştır.

Yazılan varsa asırların kalbine
Ancak bir noktadır.
Câhiller çoğaltmamıştır henüz
Ve süveydâ hâlâ tek noktadır.
Kazılan varsa sırların dibine
Mezar bir yoktadır.
‘Var’ ki yoktadır.
Gözler bende, kirpik sende
Aşk bir oktadır.
Âh oktadır!
Oktadır!

Senem Gezeroğlu

0 yorum: