5 Ekim 2011 Çarşamba

Ateş Çukuru- Irkçılık Üzerine


Asr-ı Saadette Medine-i Münevvere'de Evs ve Hazreç isimli iki kabile vardı. Aralarında Buas denilen yüzyılı aşkın savaşlar sürmüş, İslâm gelince düşmanlıklarını unutup kardeş olmuşlardı.
Bir gün her iki kabilenin ileri gelenleri bir araya gelmiş, tatlı tatlı sohbet ediyorlardı. Bu durumu gören Şas Bin Kays isimli yaşlı bir yahudi, onların bu birlik ve beraberliğinden rahatsız oldu. Bir yahudi gencine, "Git, yanlarına otur. Onlara Buas günlerini ve önceki savaşları hatırlat ve o günlerde söyledikleri şiirlerden bazılarını okuyuver" dedi.
Delikanlı denileni ustaca yaptı. Çok geçmeden Evs ve Hazreçliler münakaşaya ve birbirlerine kızmaya başladılar. İş kızıştı ve o dereceye vardı ki, iki taraf da, 'İsterseniz bugün yine öyle bir gün yaşarız. İşte meydan!' demeye başladılar. Ortalık birdenbire alevlendi, kılıçlar çekildi, birbirlerine yürümeye kalktılar. Durum hemen Resûlullaha bildirildi. Sahabîleriyle birlikte hadise yerine gelen Hazreti Peygamber, "Ey Müslümanlar, size ne oldu, neden böyle yapıyorsunuz?" diye söze başladı ve şunları söyledi:
"Ben aranızdayken cahiliye dâvâsı mı güdüyorsunuz? Allah size İslâmı gönderdi, küfürden kurtardı, cahiliye âdetlerinin kökünü kesip kalplerinizi birleştirdi. Bütün bunlardan sonra yine eski küfrünüze mi dönüyorsunuz?"
Bu konuşmalar üzerine Evs ve Hazreçliler hatalarını ve oyuna geldiklerini anladılar, silâhlarını bırakıp gözyaşlarıyla birbirlerinin boynuna sarıldılar, helâlleştiler.
Bu münasebetle şu ayetler nazil oldu:

"Ey iman edenler!
Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.
Allah'ın âyetleri size okunup dururken ve Allah'ın elçisi de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
Ey iman edenler! O'na yaraşır şekilde Allah'tan korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.
Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. Böylece O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Siz, bir ateş çukurunun kenarında iken sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.
İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.
İşte kurtuluşa erenler onlardır.
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.
O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık tadın azabı" denecektir.
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Bunlar Allah'ın, sana gerçek olarak okuyageldiğimiz âyetleridir. Allah asla âlemlere bir haksızlık murat etmez.
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Bütün işler Allah'a döndürülür."

(Âl-i İmran, 100- 109)

0 yorum: