11 Kasım 2011 Cuma

Bırak biçare feryadı, belâdan gel, tevekkül kıl




On Yedinci Söz'ün İkinci Makamı

Bırak biçare feryadı, belâdan gel, tevekkül kıl!
Zira feryat belâ-ender, hatâ-ender belâdır, bil!


İzah:
Ey bela ve musibetlerden dolayı feryat edip bağıran çağıran çaresiz adam; Allah’a tevekkül et, zira bağırıp çağırmak bir isyan, bir itiraz olmasından dolayı, beladan daha büyük bir bela ve musibettir bil.

Belâ vereni buldunsa, atâ-ender, safâ-ender belâdır, bil!

Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül.


İzah:
İnsan bela vereni tahkiki bir iman ve marifet ile bulsa, o zaman o bela ve musibetler, manevi sevap ve hayır kaynağına dönüşür, neticeleri bakımından sefa ve saadet olur. Feryat ve bağırmaları bırakıp şükür ve senalara başlar. O zaman hayatı acı ve azaptan kurtulup, her şey yüzüne gülen dost kıvamına gelir.

Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ-ender, fenâ ender hebâdır, bil!

Cihan dolusu belâ başında varken, ne bağırırsın küçük bir belâdan, gel, tevekkül kıl.


İzah:
Yok şayet bulamazsan belayı ve musibeti vereni, o zaman bütün dünyan cefa ve fenaya gider, hem de günah ve isyanlarını boynuna takarak. Musibetten şikayet eden asinin hali; kırık eli ile dövüşen adamın hali gibidir, elini vurdukça canı acır, asi adam da şikayet ettikçe cehenneme ve azaba yuvarlanır. Asıl bela olan isyan musibetten daha büyük bir beladır. Zira insanı sonsuz ateşe yuvarlıyor.

Tevekkülle belâ yüzünde gül, ta o da gülsün.

O güldükçe küçülür, eder tebeddül.


İzah:
Şayet tevekkül ve teslimiyet ile belanın yüzüne gülsen, yani sabretsen, o zaman o belanın şiddeti azalır, çok cüzi bir seviyeye iner. Bir çeşit yok olur.

0 yorum: