1 Ekim 2009 Perşembe

Ya Vedud...


Ya Vedûd: Çok seven ve çok sevilen anlamları‎na gelen Yüce Allah’‎n İsm-i şerifidir.

“Mahbub-u Ezelinin bir zerre muhabbeti kâinata bedel olur, kâinat Onun muhabbetinin tecellisinin bir cüz’üne bedel olamaz.”

(Bediüzzaman)

Bismihi,

Yüce Allah’ı‎m,

Rabbim,

Ya Vedûd,

Sevgiye ihtiyacı‎mı‎z‎ın hat safhaya vardığı‎ً‎ ‏bu demlerde biliyoruz ki senden baş‏ka sevenimiz yok, senden ba‏şka bİzi dü‏şünen, bize karşı‏‎l‎ıks‎ız değer veren, bizi koruyup gözeten yok. Her kimi sevdik, kime inandı‎k, kime yaslandı‎k bizi yüzüstü koydu, bizi melale dü‏şürdü sevdiklerimiz. Dünyaya yaslandı‎k, tutundukça çokça düş‏tük, kula yaslandı‎k yapayalnı‎z kaldı‎k karanlı‎k gecelerde. Hüznümüzü görmedi, bilmedi, duymadı‎, umursamadı‎ sevgiye boğduklarımız. Kör bir kuyuydu sanki o sevgiyi sebil ettiğimiz yürekler. Sevgimizi yutup tüketenler, bir yudum sevgiyi esirger oldular bizden. Kendimizden utandı‎k, sevgiye inancı‎m‎z‎ kaybettik, kendimizi kaybettik sevgi zannettiğimiz zindanlarda.

Oysa gerçek sevgi Sen’sin…

Kar‏‎şılı‎ksı‎z seven Sen…

Aşkının bendesiyiz Ya Vedûd,

Bizi sevgisiz, hâmisiz, sensiz koyma…

Sevgili,

En Sevgili,

Ey Sevgili,

Ya Vedûd,

Zor günlerimizde sen anlarsı‎n halimizden, bir sen bı‎rakmazsı‎n, sen merhamet edersin, sen ş‏efkat göِsterirsin. Kaç dostumuz var ki diyorum uzak dü‏şsek de aradan uzun yıl‎llar geçse de bizi aynı kıvamda seven ve hatırlayan? Yüreğimizde kopan fırtınaları hangi biri bilebilir, kim çare olur derdimize, kim merhem bulur yaralarımıza, kim onarır? Bizden hiç uzaklaşmayan, kendi içine, işine, arzusuna, ihtiyacına dönüp, bizi unutmayan var mıdır? Diye soruyorum yaralı yüreğime. Yarattıklarını böyle karşılıksız, böyle sınırsız seven sen varsın Allah’ım. Bunca zaman sevgimizi, muhabbetimizi ortaya koyduğumuz dost bildiğimiz, eş bildiğimiz, sevgili bildiğimiz her kim varsa bizi koyup gittiler. Ne kadar verdiysek, daha azını aldık, ya da karşılığını hiç göremedik sevgilerimizin…

Sen ki Allah’ım, yarattıklarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilensin…

Sen ki kullarını karşılıksız, katıksız sevensin…

Gerçek sevgi Sen’sin, gerisi yalan…

Aşkının bendesiyiz Ya Vedûd,

Aşkının bendesiyiz…

Allah’ım,

Yüce Yaratanımız,

Ya Vedûd,

Biz ki sevgi ülkesinin yetimleriyiz. Sevgi bizi terk etti. Ya da biz terk ettik kendisini. Oysa gerçek sevginin yegâne adresi Sen’sin. Senden gelen sevgi rahmet idi her dem üzerimize yağan, bizi onaran... Bizden sevdiklerimize giden merhamet, küçüklerden bize gelen hürmet, büyüklerimizden bize gelen şefkat ve sevdiğimize giden aşk, bizi bıraktı Allahım bizi terketti. Yitirdik bütün yürek cephanemizi, harcadık. Şimdi ıssız dağlar başında bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyor ruhumuz. Sevginin boşalttığı ruhumuz sefil şimdi, mahzun, elemli. “Beni tazim ederek ve benim için birbirini sevenlere, sevgi gösterenlere nurdan minberler vardır” diye ilahi muştunu bizlere bergüzar bırakan sevgili peygamberimiz, sevginin deruni ağırlığını ifade ederken senin Vedûd ismini bunun tezahürü olarak bildirdi. Birbirinizi sevmedikçe, asla gerçek anlamda iman etmiş sayılmazsınız diyerek sevginin gül kokusunu duyurdu bize.

Senden gelen Rahmet’e ne çok muhtacız şimdilerde.

Ne çok yalnızız.

İnsanların gönlüne göklerinden bir ses düşür Allah’ım, adı sevgi olan,

Bizi sevilenlerden eyle Allah’ım.

Aşkının bendesiyiz Ya Vedûd, aşkının bendesiyiz.

Allah’ım,

Ey sevgili,

Ya Vedûd,

Akşamın gölge gölge ruhumuzu devşirdiği, karanlığın bütün korkuları üzerimize saldığı demlerde, bizi koruyup, gözeten, Sen’sin. Sevgisinden emin olduğumuz, sevgisinde çelişkileri olmayan, bizi yarı yolda koymayan, bizi unutmayan, bizi terk etmeyen, bize zulmetmeyen Sen varsın. Acılar çekerek, yüreklerimizi yakarak bunu bildik en sonunda. Bildik ki aşk ve sevgi bir sabır ve merhamet işiymiş. Vefa işiymiş, İnsan olmanın erdemini bilmenin verdiği şevk işiymiş. Geç öğrendik. Yandık ve piştik sana gelirken. Ve anladık ki en büyük ve en güçlü sevgi senin sevginmiş. Dünyalık bütün geçici sevgilerin temeli yokmuş, ruhu yokmuş, vefası yokmuş, adı yokmuş, sanı yokmuş. İçinde senin adın varsa, senin onayın varsa sevmeyi, yoksa gitmeyi öğrendik en sonunda. Senin yasaklarına baş eğmeyi, beş vakitte önünde diz çökmeyi, dualar dolusu el açmayı öğrendik bir de…

Şimdi senden gelen teskin edici, huzur verici merhamet ve şefkat yağmurlarına muhtacız.

Çok yalnızız. Bizarız, terk edilmiş, yüz üstü bırakılmış, acılara duçar olmuşuz.

Yüreğimize inşirah ver, Allah’ım.

Bizi sağalt, bizi arıt, durut.

Aşkına düşür bizi Ya Vedûd, aşkına düşür bizi.

"Allah, dengeli olanları sever"(Maide/ 42)

Ya Vedûd,

Ya Vedûd,

Ya Vedûd,

Muhabbetle kurduğun kâinatın içinde bir küçük zerreyiz her birimiz. Sonsuz bir dünyayı hayal etse de ruhumuz, bütün kâinatı kucaklasa da arzularımız senin Vedûd isminin penceresinden bakmadıkça, senden yana durmadıkça asla mutmain olmaz diyor içimiz. “kaderimde hep güzeli aradım” dese de duygularımız, arasa da kalbimiz ne çare ki o güzel bir türlü bulunmaz dar-ı dünyada. Çünkü o güzel yanlış yerde aranmaktadır. Muhabbetini O’na döndürdüğün vakit, sevgini O’na sunduğun vakit, sâfi muhabbetini lâyık olduğu mercie tevcih etmiş olursun çünkü kâinattaki bütün değişik arzu ve sevgilerin Mahbub-u Ezelinin esma ve sıfatına karşı verilmiş bir muhabbet olduğunu hatırdan çıkartmamak gerektir diyor içimiz. Artık bildik ki dünyevi arzu ve sevgilerin sefası, lezzeti, rahatı pek az, cefası ölümüne ağır ve inciticidir.

Şimdi senden gelen teskin edici, huzur verici merhamet ve şefkat yağmurlarına muhtacız Ya Vedûd...

Sen ki Vedûd’sun mahlûkatını seversin.
Sen ki kendine muhabbet edenleri seversin.
Sen ki kendine teveccüh edene muhabbet edersin...

Amin…

Meryem Aybike SİNAN

resim alıntıdır : esmalale

1 yorum:

Unknown dedi ki...

amin elfü elfü amin
güzel duaymış:)))