10 Eylül 2010 Cuma

Şevval Orucunun Önemi



Şevvâl ayında tutulacak oruçlara dâir
Bilindiği üzere Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş, bu zamanlardaki duâ ve tövbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tövbe etmeleri için bu gece, gün ve ayları sebep kılmıştır. Meselâ Cuma, Bayram ve Kandil günleri ve geceleri, Müslümânların mübârek gün ve gecelerindendir. Şüphesiz ki, bu mübârek gün ve gecelere kıymet veren Allahü teâlâdır. Şüphesiz ki, herhangi bir nâfile ibâdetin sevâbına kavuşabilmek için îmânda ve farzlarda kusûr olmaması, harâmlardan kaçıp günâhlara tövbe etmek ve o işi ibâdet olarak yapmaya niyet etmek şarttır. Oruç tutmanın sevâbı çoktur Bu mukaddimeden sonra belirtelim ki, oruç kazâsı olmayanın, nâfile oruç tutması çok sevâptır. Aslında her zaman oruç tutmak sevâptır; fakat Şevvâl ayında tutulan orucun daha çok sevâbı vardır. Şimdi şevvâl orucundan bahsetmeden önce, genel olarak “oruç”la ilgili birkaç kelime söyleyelim: Sevgili Peygamberimiz, orucu anlatırken, “Oruç, Cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır” (Buhârî), “Gizleyerek, bir gün nâfile oruç tutana, Allahü teâlâ, Cennetini ihsân eder” (Hatîb) buyurmuşlardır. Hattâ “Bir gün nâfile oruç tutan kimsenin kavuşacağı sevâba, yeryüzü dolusu altın veren kimsenin bile kavuşamayacağını” (İbn-i Neccâr) belirtmişlerdir. Her ay 3 gün oruç tutmak çok iyidir. Çünkü hadîs-i şerîflerde buyurulmuştur ki: “Her [kamerî] ayda, üç gün oruç tutmak, bütün yılı oruçlu geçirmek gibi sevâptır.” [Buhârî] “Her ay 3 gün oruç tutan, yılın tamamında oruç tutmuş gibi olur.” [Müslim] Bu oruçları, “Eyyâm-ı bîd” denilen kamerî ayların 13, 14 ve 15. günleri tutmak iyi olur. Çünkü hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “Ayda 3 gün oruç tutan, ayın 13, 14 ve 15. günlerinde tutsun.” [Nesâî] “Her ay, eyyâm-ı bîd’da oruç tutan kimse, yılın tamâmında oruç tutmuş gibi sevâba kavuşur.” [Nesâî] Yine bu oruçları, Pazartesi ve Perşembe günleri tutmak çok iyi olur. Çünkü hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “Cennetin kapıları, Pazartesi ve Perşembe günleri açılır.” [Müslim] “Ameller, Pazartesi ve Perşembe günleri, (Allahü teâlâya) arz olunur. Ben de amelimin oruçlu iken arz olunmasını isterim.” [Tirmizî] Şevvâl orucunun fazîleti Ramazân ayında oruç tuttuktan sonra, Şevvâl ayında da 6 gün oruç tutanlar, senenin tamâmını oruç tutmuş gibi olurlar.
Çünkü hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Ramazan orucunu tutup, Şevvâl ayında da altı gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi olur.” “Ramazân orucu ile Şevvâlde de altın gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş sayılır.” [İbn-i Mâce] “Ramazandan sonra, Şevvâl ayında da 6 gün oruç tutan, anasından doğduğu günkü gibi günâhsız olur.” [Taberânî] “Ramazân ayı orucu on aya, Ramazândan sonra tutulan 6 gün oruç da iki aya mukâbil olur ki, böylece bir yıl oruç tutma sevâbına kavuşulur.” [İbn-i Huzeyme] Kur’ân-ı kerîmde, “Bir hasene işleyene, en az 10 sevâb verilir” buyurulmaktadır. Bunun için, Ramazân-ı şerîfte tutulan 30 gün oruca karşılık 300, Şevvâl ayında tutulan 6 gün oruca karşılık da, 60 gün sevâb yazılacağından, toplam 360 gün oruç tutulmuş gibi olur. Hicrî sene de 354 gün olduğundan, böylece bütün sene oruçlu geçirilmiş sayılır. Şevvâl orucu ne zaman tutulur? Bazı âlimler, bu 6 gün orucun, bayramdan sonra, vakit geçirmeden, hemen tutulmasının iyi olacağını bildirmişlerdir. Ama bu oruçları aralıklı tutmak da câizdir. Fıkıh kitaplarında, 30 gün içinde altı gün oruç tutulur diye yazılıdır. Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutmak sünnet olduğundan, Şevvâl ayında oruç tutmak isteyenlerin, bu günlerde tutmaları münâsip olur. Oruç kazâsı olanların da bu günlerde tutmaları iyi olur. Ramazan orucunun eksikliklerini tamâmlar. Ali el-Havvâs hazretleri buyurdu ki: “Şevvâl ayında tutulan bu altı günlük oruca da, Ramazân-ı şerîfteki saygıyı göstermelidir. Çünkü, Şevvâl ayında tutulan oruçlar, Ramazân ayındaki oruçların eksikliklerini tamir durumundadır.” Şevvâl ayında olsun, diğer mübârek gün ve aylarda olsun tutulan oruçlar hep nâfiledir. Yani farz oruç gibi değildir. Sevâbı ne kadar çok olursa olsun, nâfile oruçların hiçbiri, farz ile kıyâslanamaz. Farz borcu olanın nâfilelerine sevâb verilmeyeceği bildirilmiştir.
Farz namaz borcu olan, nâfile ve sünnet kılamaz, ancak oruç tutabilir. Çünkü bu kişi, ikinci Ramazâna kadar oruç borcunu ödeyebilir. Ama bu altı günleri tutarken, kazâya da niyet ederse, hem bugünlerde oruç tutmuş olur, hem de kazâsını ödemiş olur.
Bunun için üzerinde oruç kazâsı olanlar, Şevvâl ayında ve diğer mübârek günlerde tuttukları oruçlara niyyet ederken, kazâya kalan oruca niyyet etmelidirler. Böylece hem kazâları ödenmiş, hem de o mübârek günlerde oruç tutup, va’dedilen sevâba kavuşmuş olurlar. Şunu unutmamalıdır ki, farz olan bir ibâdet, bir özürden dolayı vaktinde yapılamamış ise, bunu daha sonra, ilk fırsatta kazâ etmelidir.

2 yorum:

Sabahattin Gencal dedi ki...

"Halil Cibran Dostum" başlıklı derlemeniz "Bloglardan Seçmeler" de yayınlandı. Hayırlı günler dileğiyle.

Tespih Taneleri... dedi ki...

Allah razi olsun kardesim paylasimin icin...Tesekkurler