Zillet'den Visâl'e Yüz Hamle
Bir tasavvuf oyunu olan Satranc-ı Urefa'nın, yani Ariflerin
Satrancı'nın ünlü İslam mutasavvıfı Muhiddin Arabî (1165 – 1240) ya da
Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi (1351 – 1422) tarafından icat edildiği
varsayılmaktadır. Oyunu tasarlayan kişinin öğrencilerine insanın
yaşadığı, geçirdiği çeşitli halleri / yaşantıları ve idrak seviyelerini
öğretmeyi amaçladığı düşünülmektedir.
Satranc-ı Urefa tek bir zar ve oyuncu sayısı kadar piyonla Kızma
Birader oyununa benzer şekilde oynanır. Oyun tahtasında 10 x 10 + 1,
toplam 101 kare bulunur. Amaç, gelen zardaki kadar basamağı ilerleyerek
101. basamağa yani “ Visale ” ulaşmaktır. Kimi basamaklar sizi daha
aşağıdaki basamaklara gönderirken, kimileri de ileriye götürür. Oyunun
ilk ortaya çıkışında ileriye göndererek ödüllendiren basamaklar arasında
kuşlar, geriye götürerek cezalandıran basamaklarda ise yılanlar çizili
olduğundan “Yılanlı Dama” diye de anılır olmuş.
Oyuna başlamak için mutlaka 6 atmak gerekir. Böylece Zillet (hor görme,
alçalma, aşağılık, alçaklık), Teessüf (acınma, yazıklanma), Rica
(yalvarma), Kavga, Adavet (düşmanlık, hınç, kin) gibi hallerden geçilip,
pişman olunarak Nedamet basamağına gelinerek oyuna başlamaya hak
kazanılır. Bu İslam tasavvufunda Tanrı'ya ulaşmak için evrilmeye
başlayan nefsin ilk uyanış derecesi olan nefs-i levvame'ye karşılık
gelmektedir. Yaptıklarından ve kötü hallerinden pişmanlık duyan (levm
eden) insan tasavvuf yoluna girer. 6. basamaktan sonra sırayla Hicran
(ayrılık, acı), Gurbet (yabancı yer), Karar basamakları geçilerek ilk 10
basamakta fazla zorlanmadan ilerlenir ve 10. basamak olan Rıza'ya
(hoşnutluk, memnunluk, razı olma, istek) varılır, fakat 11. basamakta
Sohbet-i Sek'e (biriyle köpek tabiatıyla, yani köpeklerin havlaması,
hırlaması gibi kavga ederek görüşmek) gelindiğinde 2. basamağa, Teesüf
'e geri dönülür. Eğer bu basamağı geçebilirseniz karşınıza Mihnet
(sıkıntı, dert), Duzah (cehennem), Zeval (alçalış, sona erme), Zahmet
(zor, yorgunluk), Meşakkat (güçlük) gibi dereceler çıkar. 21. basamakta
karşılaşılan İstiğna (ihtiyaçsızlık taslama) sizi neredeyse en başa, 3.
basamaktaki Rica 'ya (yalvarma) geri götürür. Ödüllü basamaklardan
ilkiyle 23'te karşılaşırsınız: Cefa (ayrılıkta bırakma, eziyet etme).
Cefa çeken daha sonra Sefa süreceğinden doğrudan 31. basamağa
gönderilir. Benzer bir şekilde 26. basamakta Fırsat 'ı yakalayan kişi
Tecrübe kazanmak için doğrudan 56. basamağa yollanır.
Oyun 26. basamaktan sonra zorlaşır: Rakip (başka birisiyle aynı şeye
istekli olma) olunursa, ayrılık acısının çekildiği 7. basamaktaki Hicran
sizi beklemektedir ya da birilerinin arasına Nifak ( ayrımcılık )
sokuyorsanız, 6. basamaktaki Nedamet (Pişmanlık) sizi buyur (!) eder.
39. basamağa kadar devam eden cezalar kısmını geçmek çok zordur, fakat
bu aşamaları bir geçerseniz işiniz kolaylaşır ve maneviyat
basamaklarında ileri doğru hızla yol alırsınız. Bu arada
karşılaşabileceğiniz haller olan 43. basamaktaki Kemâl (olgunluk,
tamlık, bilgi, fazilet) 5. basamaktaki Adavet' e (düşmanlık, hınç, kin),
91. basamaktaki Gurur (boş, beyhude şeye güvenip aldanma, boş şeylerle
övünme) en başa gönderir ve neredeyse bitiriyorken sizi Rıza 'ya
yollayan 100. basamaktaki Kazâ insanı aşağılara çekmek için bekliyordur.
Yukarıdaki basamaklarda sonuca yaklaştıran hâller de vardır. Örneğin
89'daki İzzet (yükseklik, aziz olmak, saygı, ikram, yücelik, kudret)
98'deki Bad-ı Aşk 'a (aşk fırtınası), 90'daki Vahdet (birlik, bir ve tek
olma, kendi kendine kalış) 99'daki Halet 'e (takdir, hal olmanın ve
bulunmanın türlüsü) kadar gitmenizi sağlar. Bunların arasında en ilginci
87'deki Muhabbet'tir (sevme, sevgi, dostluk, dostça konuşma). Bu
basamağın altında “BUYRUN VİSALE” yazmaktadır ve sizi doğrudan oyunun
bitiş noktası olan VİSAL'E ( dosta ermek, sevgide kavuşmak )
taşımaktadır.
Mustafa Tatcı
8 yorum:
bir yerde okumuştum, Muhiddin İbnül Arabi öğrencilerini yetiştirmek için seferdeyken hazırladığını söylüyordu bu oyunu.
ilgi çekici
doğru olalbir bende yeni yeni okumaya başladım. kiap bayağı detaylı vermiş oyunu. Necip FAzılın da görüşleri yer alıyor kitapta..
kitap güzele benziyor..
ama uygulama olmadıkça ne kadar akılda kalır bilemedim (:
oynarken öğrenecen, yaparak-yaşayarak aktif öğrenme :)
ov hocam aktif evet..(:
nfk ne söylemiş merak etmedim de değil.
b,r kaç eserlerinden alıntı yapılmış. fakat bir kısmı şurada yazıyor hem güzel bir yazı okumuş olursunuz :)
http://ikikanatli.blogspot.com/2007/05/ikinci-blm-islm-tasavvufu-1.html
Hakkında pek çok rivayet var bu oyunun. Geçmişi de baya eski. Yani tarzı aynı olan çeşitli oyunlar var. İrvin Cemil baya uğraşıyo son zamanlarda üzerinde. İstamda bi konuşması olmuştu geçtiğimiz aylarda. Orda örneklerini toplamaya çalıştığını söylemişti ve bu oyuna benzeyen örnekleriyle birlikte gelmişti.
Ben de kitabı okuduktan sonra bunu tablo yapıp duvarıma astım.. Görmek bile çok iyi geliyor. en azından bana :)
bunla ilgili çalışmalar yapılması sevindirici..bu arada benim de duvarım da asılı :)
Yorum Gönder