12 Ağustos 2012 Pazar

Satranc-ı Urefa // Meraklıları için

Zillet'den Visâl'e Yüz Hamle
 
Bir tasavvuf oyunu olan Satranc-ı Urefa'nın, yani Ariflerin Satrancı'nın ünlü İslam mutasavvıfı Muhiddin Arabî (1165 – 1240) ya da Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi (1351 – 1422) tarafından icat edildiği varsayılmaktadır. Oyunu tasarlayan kişinin öğrencilerine insanın yaşadığı, geçirdiği çeşitli halleri / yaşantıları ve idrak seviyelerini öğretmeyi amaçla­dığı düşünülmektedir.
Satranc-ı Urefa tek bir zar ve oyuncu sayısı kadar piyonla Kızma Birader oyununa benzer şekilde oynanır. Oyun tahtasında 10 x 10 + 1, toplam 101 kare bulunur. Amaç, gelen zardaki kadar basamağı ilerleyerek 101. basamağa yani “ Visale ” ulaşmaktır. Kimi basa­maklar sizi daha aşağıdaki basamaklara gönderirken, kimileri de ileriye götürür. Oyunun ilk ortaya çıkışında ileriye göndererek ödüllendiren basamaklar arasında kuşlar, geriye götürerek cezalandıran basamaklarda ise yılanlar çizili olduğundan “Yılanlı Dama” diye de anılır olmuş.

Oyuna başlamak için mutlaka 6 atmak gerekir. Böylece Zillet (hor görme, alçalma, aşağılık, alçaklık), Teessüf (acınma, yazıklanma), Rica (yalvarma), Kavga, Adavet (düşmanlık, hınç, kin) gibi hallerden geçilip, pişman olunarak Nedamet basamağına gelinerek oyuna başlamaya hak kazanılır. Bu İslam tasavvufunda Tanrı'ya ulaşmak için evrilmeye başlayan nefsin ilk uyanış derecesi olan nefs-i levvame'ye karşılık gelmektedir. Yaptıklarından ve kötü hallerinden pişmanlık duyan (levm eden) insan tasavvuf yoluna girer. 6. basamaktan sonra sırayla Hicran (ayrılık, acı), Gurbet (yabancı yer), Karar basamakları geçilerek ilk 10 basamakta fazla zorlanmadan ilerlenir ve 10. basamak olan Rıza'ya (hoşnutluk, memnunluk, razı olma, istek) varılır, fakat 11. basamakta Sohbet-i Sek'e (biriyle köpek tabiatıyla, yani köpeklerin havlaması, hırlaması gibi kavga ederek görüşmek) gelindiğinde 2. basamağa, Teesüf 'e geri dönülür. Eğer bu basamağı geçebilirseniz karşınıza Mihnet (sıkıntı, dert), Duzah (cehennem), Zeval (alçalış, sona erme), Zahmet (zor, yorgunluk), Meşakkat (güçlük) gibi dereceler çıkar. 21. basamakta karşılaşılan İstiğna (ihtiyaçsızlık taslama) sizi neredeyse en başa, 3. basamaktaki Rica 'ya (yalvarma) geri götürür. Ödüllü basamaklardan ilkiyle 23'te karşılaşırsınız: Cefa (ayrılıkta bırakma, eziyet etme). Cefa çeken daha sonra Sefa süreceğinden doğrudan 31. basamağa gönderilir. Benzer bir şekilde 26. basamakta Fırsat 'ı yakalayan kişi Tecrübe kazanmak için doğrudan 56. basamağa yollanır.

Oyun 26. basamaktan sonra zorlaşır: Rakip (başka birisiyle aynı şeye istekli olma) olunursa, ayrılık acısının çekildiği 7. basamaktaki Hicran sizi beklemektedir ya da birilerinin arasına Nifak ( ayrımcılık ) sokuyorsanız, 6. basamaktaki Nedamet (Pişmanlık) sizi buyur (!) eder. 39. basamağa kadar devam eden cezalar kısmını geçmek çok zordur, fakat bu aşamaları bir geçerseniz işiniz kolaylaşır ve maneviyat basamaklarında ileri doğru hızla yol alırsınız. Bu arada karşılaşabileceğiniz haller olan 43. basamaktaki Kemâl (olgunluk, tamlık, bilgi, fazilet) 5. basamaktaki Adavet' e (düşmanlık, hınç, kin), 91. basamaktaki Gurur (boş, beyhude şeye güvenip aldanma, boş şeylerle övünme) en başa gönderir ve neredeyse bitiriyorken sizi Rıza 'ya yollayan 100. basamaktaki Kazâ insanı aşağılara çekmek için bekliyordur.
Yukarıdaki basamaklarda sonuca yaklaştıran hâller de vardır. Örneğin 89'daki İzzet (yükseklik, aziz olmak, saygı, ikram, yücelik, kudret) 98'deki Bad-ı Aşk 'a (aşk fırtınası), 90'daki Vahdet (birlik, bir ve tek olma, kendi kendine kalış) 99'daki Halet 'e (takdir, hal olmanın ve bulunmanın türlüsü) kadar gitmenizi sağlar. Bunların arasında en ilginci 87'deki Muhabbet'tir (sevme, sevgi, dostluk, dostça konuşma). Bu basamağın altında “BUYRUN VİSALE” yazmaktadır ve sizi doğrudan oyunun bitiş noktası olan VİSAL'E ( dosta ermek, sevgide kavuşmak ) taşımaktadır.
 Mustafa Tatcı

8 yorum:

Uitwaaien dedi ki...

bir yerde okumuştum, Muhiddin İbnül Arabi öğrencilerini yetiştirmek için seferdeyken hazırladığını söylüyordu bu oyunu.
ilgi çekici

cografyacı dedi ki...

doğru olalbir bende yeni yeni okumaya başladım. kiap bayağı detaylı vermiş oyunu. Necip FAzılın da görüşleri yer alıyor kitapta..

Uitwaaien dedi ki...

kitap güzele benziyor..
ama uygulama olmadıkça ne kadar akılda kalır bilemedim (:

cografyacı dedi ki...

oynarken öğrenecen, yaparak-yaşayarak aktif öğrenme :)

Uitwaaien dedi ki...

ov hocam aktif evet..(:

nfk ne söylemiş merak etmedim de değil.

cografyacı dedi ki...

b,r kaç eserlerinden alıntı yapılmış. fakat bir kısmı şurada yazıyor hem güzel bir yazı okumuş olursunuz :)

http://ikikanatli.blogspot.com/2007/05/ikinci-blm-islm-tasavvufu-1.html

Doctor Blue Balloon dedi ki...

Hakkında pek çok rivayet var bu oyunun. Geçmişi de baya eski. Yani tarzı aynı olan çeşitli oyunlar var. İrvin Cemil baya uğraşıyo son zamanlarda üzerinde. İstamda bi konuşması olmuştu geçtiğimiz aylarda. Orda örneklerini toplamaya çalıştığını söylemişti ve bu oyuna benzeyen örnekleriyle birlikte gelmişti.
Ben de kitabı okuduktan sonra bunu tablo yapıp duvarıma astım.. Görmek bile çok iyi geliyor. en azından bana :)

cografyacı dedi ki...

bunla ilgili çalışmalar yapılması sevindirici..bu arada benim de duvarım da asılı :)